D/The 100 -- 2. Sezon


AMANIN!!! 2. Sezon harika başladııı!! Daha Türkçe altyazı gelmesini bekleyemeden sezona başladım. Tabi o sırada kitap okumaya çalışan küçük bir çocuk gibi neredeyse sadece resimlere bakıyordum :D Her neyse. O kadar heyecanlandım ki %90 tamamlanmış altyazıyı bir gün daha bekleyemedim :(( Bence tam anlamıyla HARİKA başladı. 

Clarke karantina odasından bakınca Monty'nin odasının boş olduğunu görüp panikledi. Ve Mount Weather'da çalışan kızlardan birine -Maya mıydı, neydi- resmen bıçak çekti :D :D 
Ama Clarke'ın suçu yok bence. İnsanlarının hayatta kalmasını istiyor sadece. Yani Dünya'ya indiklerinden beri sezgilerini en güçlü kullananlardan biri Clarke. Ve neredeyse sezgileri onu hiç yanıltmadı.

Ayrıca Finn ölmedii!!! YAŞASINN!! Dünyalılar tarafından kaçırılırken Kane, Dünyalı'yı vurup Bellamy ve Finn'i kurtarıyor.


Bu sırada Jasper, Monty ve Clarke Mount Weather'dalar -Mount Weather'da bizimkilerden 48 genç var- Neyse. Clarke, Maya'ya bıçak çektiği için dikkatleri üzerine topladı. Hatta Maya'nın geçiş kartını alıp Mount Weather'dan kaçmaya bile kalkıştı :D 


Burada Clarke'a giymesi için ayakkabılar, giysiler, mücevherler vb. fln verildi. Önce Clarke topuklu bir ayakkabıyı eline alıyor ve inceliyor. Sanki giyecekmiş hissine kapılıyorsunuz ve yüzünüzde bir gülümseme beliriyor fakat Clarke topuklu ayakkabının topuğunu kırıp cebine atıyor -Gerekirse silah olarak kullanmak için-
Sonra Başkan ile birlikte asansöre doğru yürüyorlar ve başkan ondan ayakkabının topuğunu geri istiyor :DD

Bu arada 2. sezonda beni en çok etkileyen sahnelerden biri ise şu oldu Raven ve Murphy!!
Hatırlarsak Murphy'nin ateşlediği kurşun Raven'a isabet etmişti ve ilerleyen zamanlarda da omurgasına girmişti. Bacaklarından aşağısını hissetmeyen Raven, mekiği aramaya gelen dünyalıyı vuruyor. Ve arkasından Murphy de mekiğe geliyor;


''Dur, lütfen ateş etme''
''Neden, sen bana etmiştin!''
Maalesef ki Raven'ın kurşunu yok :((
''Ben olsam ben de kendimi vururdum''

Tahmini olarak 5-10 dakika sonra Raven kan kusmaya başlıyor:

''Dur, bir dakika, yüzüstü dön''
''Neden bana yardım ediyorsun?''
''Çünkü yalnız ölmek istemiyorum''



OMG OMG OMG. Yoksa bir kıvılcım mı, yoksa yeni bir aşk mı? :D Yoksa sadece bana mı öyle geldi??

Şimdii, eğer hatırlarsak 1. sezonun sonuncu bölümünde Jaha kendini feda edip Ark'ı Dünya'ya gönderiyordu. Ve kendisi Uzay İstasyonunda kalıyordu. Bu bölümün sonunda Jaha bebek sesleri duymaya başlıyor ve uzay istasyonunda bir yere doğru yürüyor ve görüntü kesiliyor.

Ve sanırım Jaha da Dünya'ya DÖNÜYOR!! Next Wednesday dediği 2. bölümün fragmanında astronot kıyafetli bir adam görüyoruz ve işte o Jaha!!! Ne heyecanlı değil mi?? İkinci bölümün yayınlanma tarihine 30 Ekim demişler.

Şimdilik ben size ilk bölümden bir kaç kare vereyim;


İşte bu Finn ve Bellamy'yi kaçıran Dünyalı :(((


Bu da Mount Weather'ın başkanı, -dedeye sahip çıkalım, dedeye-


Clarke kaçmaya çalışırkene :DD

Anaaa! Ben Octavia ve Lincoln'den bahsetmeyi unuttum!! O.O
Bir göl kenarındalar ve hatırladığımız gibi Octavia bacağından bir okla vurulmuştu. Lincoln Octavia'nın bacağından oku çıkarıyor ve kanamayı durduruyor. Her neyse sonra Octavia yavaş yavaş bilincini kaybetmeye başlıyor ve Lincoln onu köyüne götürüyor.  


KM/Joan Miro- Sakıp Sabancı'da!--Duyuru!!


Merhabaa :D Uzun zamandır bloga yazı yazmıyorum, yazamıyorum. Aklıma yeni fikir gelmiyor- du kiiii bloga bir kültür-sanat köşesi eklemeye karar verdim -ba dum tıss-

Okuldan çıkmış sokakta yürüyordum ki -da da da daaam- Joan Miro tabloları, Sabancı müzesine geliyormuş, AMAN TANRIM DİDİM!!. 23 Eylül 2014-1 Şubat 2015 arasında ziyarete açılacak sergiye amatör bir çizer olarak gitmezsem olmaz diye düşündüm -henüz gitmedim ama konumuz bu değil :D- 

Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar...

Ekim'in sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen hala sergiye gidemeyişim size ibret olsun. Ama şu sıralar baya kalabalıktır gibime geliyor. Bence en iyi zaman Kasım ortalarında sanki :/

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Barselona doğumlu Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró'nun eserlerinden oluşan kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 20. yüzyılın çok yönlü, çığır açan sanatçısı Joan Miró'nun olgunluk dönemine odaklanan sergi, Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar adıyla sanatseverlerle buluşuyor. Sabancı Holding sponsorluğu ile düzenlenen ve Barselona'daki Joan Miró Vakfı, Mallorca’daki aile koleksiyonu Successió Miró ve yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miró Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi23 Eylül 2014 - 1 Şubat 2015 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. Akdeniz coğrafyası ve insanına dair gözlemlerinden ilham alan Miró’nun, kadın, kuş ve yıldız temalarına yoğunlaşan sergi, resim, baskı, heykel ve seramiklerin bulunduğu zengin bir seçkiyle sanatçının sembolik dilini anlama olanağı sunuyor. Miró'yla İstanbul'da buluşacak olan sanatseverler, sanatçının Akdeniz kültüründen aldığı enerjinin farklı formlardaki izdüşümlerine tanık olacaklar. 
Sergiyle ilgili bilgi veren SSM müdürü Dr. Nazan Ölçer, "Bu önemli Katalan sanatçının eserlerini müzemize getirmek üzere Barcelona’daki Miro Vakfı ile üç yıl önce görüşmelere başladık. Müze olarak hayalimizde, Pablo Picasso ile başlayıp  Salvador Dali ile devam eden İspanya’nın büyük ustalarının üçlemesinde son halkayı tamamlamak vardı. Bugün bu sergi ile bunu başarmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu süreçte Barcelona’daki Joan Miro Vakfı ile sanatçının olgunluk dönemine odaklanan, onun vazgeçemediği kadınlar, kuşlar ve yıldızları merkeze alan ve sanatçının çok yönlülüğünü ortaya çıkaran bir seçki yapmaya karar verdik. Bu çok yönlülüğü ortaya çıkarmak için ayrıca, Mallorca’daki aile koleksiyonunda yer alan eserlerle yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miro Vakfı’nda bulunan atölye malzemelerini de ödünç aldık. Sanatçının farklı tekniklerdeki kimi eserleri ve bazı kişisel eşyaları ise dünyada ilk defa Türkiye’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenecek. Ayrıca sergide yer alan bir dizi belgesel filmde Joan Miro’nun yaşamını, iç dünyasını, değişimlerini, dostlarını, ülkesindeki ve dünyadaki siyasi olaylara duyduğu öfke ve tepkisini izleyerek sanatçının kolay ele vermediği gizli dünyasını tanıma imkanına sahip olacağız.” dedi. 
Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bizim için sadece ekonomik faaliyetlerimiz değil, kültür-sanat alanında da var olmak, bu kapsamdaki projeleri desteklemek her zaman öncelikli. Sabancı Holding olarak, Türk müzeciliğinde çığır açan Picasso Sergisi’nden bu yana büyük ustaların sergilerine destek veriyoruz. Bunu kurumsal vatandaşlık yaklaşımımızın bir gereği ve sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız toplumsal sorumluluk penceresinden, topluma bir katkı yapma isteği ve inancıyla yapılıyor. Ne mutlu bize ki, halkımız da bizim bu isteğimize yürekten karşılık veriyor. İnanıyorum ki, bu sergimiz de öncekilerde olduğu gibi yoğun ilgi görecek, kapıda kuyruklar olacak.  Miro; Picasso, Rembrandt ve Monet’den sonra halkımızla buluşmasına aracılık ettiğimiz dördüncü büyük usta oldu. Sabancı Holding’in vizyonu farklılıklar yaratarak kalıcı üstünlükler sağlamak. Miro da sanatıyla, eserleriyle fark yaratmış bir sanatçı. Sergi aracılığıyla bu büyük ustayı  sadece eseriyle değil tüm yaşamıyla yakından tanıma ve anlama fırsatı bulacağız.” dedi.
Kaynak: GazeteSu - Sabancı University, 
http://gazetesu.sabanciuniv.edu/tr/2014-09/joan-miro-sakip-sabanci-muzesinde

Şimdilik Kültür Mantarı köşemizden bu kadar, bir dahakine sergiden karelerle dolu bir yazı olacak umarım :))